Gürcü KapıGürcü Kapı, Osmanlı Devleti sınırları içinde, tarihsel olarak Gürcü toprakları olmayan yerlerdeki Gürcü yerleşmesine ve tarihsel Gürcistan'a açılan sur kapılarına verilen addır. Gürcü Kapı adını taşıyan üç önemli yerden biri İstanbul'da, diğer ikisi Erzurum ve Kayseri'de bulunmaktadır. İstanbul’un semtlerinden biri olan Galata’da eski dönemlerden itibaren bir Gürcü kolonisi bulunuyordu. Osmanlılar 1453 yılından İstanbul'u ele geçirdikten sonra buraya, Gürcülerin mekânı anlamında "Gürcü Kapı” adını verdiler. Galata semtinde Gürcülerin kendi ibadet yeri de vardı ve bu ibadet yeri Aziz Petre Kilisesi adını taşıyordu. 17. yüzyıldan itibaren Gürcü Kapı'da meskûn Gürcülerin çoğunluğu Mesheti ve Cavaheti’den göç etmiş olan Katolik Gürcülerdi. Bu Gürcülerin bir kısmı Çemberlitaş semtindeki Vezir Hanı'na da yerleşmiştir. Gürcü Kapı’da yaşayan Gürcüler küçük çapta üretim ve ticaretle uğraşıyorlardı. Kendi ürettikleri ürünler başta olmak üzere genellikle bıçak ve el yapımı silah satıyorlardı.[1][2] 1793 tarihli bir belgeye göre Galata'da yer alan Gürcü Kapısı, Bağ Kapısı ve Balıkpazarı'yla birlikte anılmaktadır.[3] Gürcü Kapı adını taşıyan diğer önemli yer ise, Erzurum şehrinin tarihsel surlarından birinin kapısıydı. Şehrin kuzey kesiminde yer alıyordu ve tarihsel Gürcistan topraklarına giden yol bu kapıdan başladığı için bu adla anılıyordu. Osmanlılar 16. yüzyılda Gürcülerden ele geçirdiği toprakları da Gürcistan Vilayeti olarak adlandırmıştır. Bu topraklar 1595 tarihli mufassal deftere Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Gürcistan adı altında kaydedilmiştir. Nitekim bugün Erzurum ili sınırlarında kalan ve Erzurum kentinin kuzeyinde bulunan İspir, Oltu, Olur, Şenkaya, Tortum, Narman ve Uzundere ilçelerindeki köyler de bu vilayetin sınırları içinde yer alıyordu.[4] Erzurum'daki Gürcü Kapı zaman içinde yıkılmış ve günümüze ulaşmamıştır. Erzurum kentinde bu kapının bulunduğu cadde günümüzde Gürcükapı Caddesi adını taşımaktadır. 1608 yılında Gürcü Kapı mevkiinde inşa edilmiş olan cami de Gürcü Kapı Camii ya da Gürcü Kapı Ali Ağa Camii olarak adlandırılmaktadır.[5][6] Evliya Çelebi, "Gürcü Kapısı Varoşu" olarak belirttiği bölgeyi, ticaret merkezlerinin olduğu bir yerleşim olarak tanımlar.[7] Yerleşim, 17. yüzyılda Erzurum'da Gayrimüslim nüfusun en yoğun olduğu mahalleydi ve bir kilisesi vardı.[8] Kayseri kentindeki Gürcü Kapı, Kayseri Kalesi’nin güney kesiminde, Kiçi Kapı ile Boyacı Kapı arasında bulunuyordu. Bugün büyükşehir belediyesi sınırları içindeki Melikgazi ilçesinde yer alan bu sur kapısı, Gürcülerin meskun olduğu Gürcü Mahallesi’nde bulunması nedeniyle Gürcü Kapı olarak anılmıştır. Gürcü Mahallesi ise, Anadolu Selçukluları döneminde Gürcülerin yerleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Mahalle 1500 yılında 33 haneden ibaretti. 1834 yılında sadece 3 hane Gürcü kalmıştı ve nüfusun çoğunluğu Rum ve Ermenilerden oluşuyordu. Gürcü Mahallesi'nde 16. yüzyılda Gürcü Osman Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı Gürcü Hamamı bulunuyordu. Ancak bu hamam yıkılmış, bulunduğu yere başka binalara yapılmıştır. Hamamın dışında burada bir de Gürcü Mescidi olarak adlandırılan bir cami vardı. Gürcü Mahallesi son düzenlemeler sırasında Camikebir Mahallesi’ne katılmıştır. Bu mahalledeki caddelerden biri bugün Gürcü Caddesi adını taşımaktadır.[9] Kaynakça
Information related to Gürcü Kapı |