Halidazade Yusuf Ziya Efendi
Yusuf Ziya el-Halidi Arapça: يوسف ضياء الخالدي ya da Halidazade Yusuf Ziya Efendi (1842-1906), Arap asıllı Osmanlı ilim ve devlet adamı. HayatıKudüs'te doğmuştur. Şehrin ileri gelen ailelerinden, XVIII ve XIX. yüzyıllarda şer'î mahkemelerde başkatiplik ve naiplik gibi vazifeler üstlenen, kökeni Halid bin Velid'e dayandığı söylenen Halidi ailesine mensuptur. Babası Maraş ve Erzurum'da kadılık yapan Muhammed Ali el-Halidi, anne tarafından dedesi Anadolu kazaskeri Musa el-Halidi'dir. Annesi Anaïs adlı Rum kökenli bir hanımdır. Muhtemelen annesinin etkisiyle kardeşlerinden farklı bir eğitim aldı. Kudüs'te Piskopos Gobat yönetimindeki Anglikan mektebinden sonra öğrenimine devam etmek için Mısır'a gitmek istediyse de bu mümkün olmadı. On yedi yaşında Avrupa'ya gitme isteği de babası tarafından reddedilince evden kaçtı ve Piskopos Gobat'ın yardımıyla Malta'daki Protestan Koleji'ne yazıldı. Burada iki yıl öğrenim gördü; ardından ağabeyi Muhammed Yasin'in girişimiyle İstanbul'daki Mekteb-i Tıbbiye'ye girdiyse de öğrenimine bir yıl devam edip 1863'te Robert Kolej'e geçti. Bir buçuk yıl sonra babasının vefatı üzerine Kudüs'e döndü.[1] Kudüs'ün belediye başkanı oldu ve altı yıl bu görevi yürüttü. Vali Mehmed Raşid Paşa'nın Osmanlı Hariciye Nazırlığına getirilmesi üzerine 1874 yılı başında Bâb-ı Âli Tercüme Odası'nda görev almak için İstanbul'a gitti. Altı ay sonra Karadeniz'de bir Rus liman şehri olan Poti'ye şehbender tayin edildiyse de Hariciye nazırının değiştirilmesiyle o da görevinden alındı. Önce Odesa, Kiev, Moskova ve Sankt-Peterburg gibi Rus şehirlerini dolaştı, ardından Ocak 1875'te Mehmed Raşid Paşa'nın sefirlik yaptığı Viyana’ya geçti. Burada Doğu Dilleri Okulu’nda Arapça ve Türkçe hocalığı görevine başladı. Ağustos 1875’te bazı ailevî işleri için Kudüs’e gitti; ancak işlerinin uzaması üzerine Viyana’ya dönemedi. Yeniden Kudüs belediye başkanlığına seçildi.[1] Yeni kurulan Meclis-i Mebûsan için Kudüs İdare Meclisi, 1877 başında onu seçince İstanbul’a gitti. İlk meclisin her iki devre çalışmalarına aktif biçimde katıldı, muhalif mebusların ileri gelenleri arasında yer aldı ve hükümetin siyasetine karşı en fazla konuşan isimlerin başında geldi. Onun meclis oturumlarındaki eleştirileri ve muhalif tutumuyla sarayın tepkisini çektiği anlaşılmaktadır. Nitekim meclisin feshinden sonra İstanbul’dan uzaklaştırılan on mebus arasında o da vardı. Yusuf Ziya İstanbul’dan memleketine döndü ve tekrar Kudüs belediye başkanlığı görevini üstlendi; bunu 1879 sonbaharında mutasarrıf Rauf Paşa tarafından görevden alınmasına kadar sürdürdü. Ardından Avusturya’ya gitti, 1880’de Viyana Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı hocalığı vazifesine getirildi. 1881’de memleketine döndükten sonra Yafa (1880), Gazze (1882), Cenîn ve Mutki (1890) dışında Cebelihavran (Cebelidürûz, 1894) kaymakamlığı gibi idarî görevler yaptı.[1] 1899'dan öldüğü 1906 yılına kadar Yeniden Kudüs belediye başkanlığı yaptı.[2] Yusuf Ziya’nın Kudüs’te ya da Bitlis’te öldüğü bildiriliyorsa da ailenin kayıtlarından hareketle İstanbul’da öldüğü anlaşılmaktadır.[1] Theodor Herzl ile mektuplaşmalarıel-Halidi, siyonist düşünceye ve onun içinden çıktığı Avrupa'daki antisemitik ortama çok aşinaydı. Ayrıca Siyonizmin, Osmanlı İmparatorluğu'nun her yerindeki Yahudileri maruz bırakabileceği tehlikeyi de algıladı.[3] 1899'da, Siyonizm'in Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler arasındaki dostane ilişkileri tehlikeye atacağı yönündeki endişelerini dile getirmek için "kutsal bir vicdan görevi" gereği olarak, Fransa'nın baş hahamı Zadok Kahn'a, onun makamı aracılığıyla Siyonistlere üstün gelmek, Filistin'i barış içinde bırakmak için mektup yazdı. Böylece şunları yazdı:
Halidi, Filistin zaten yerleşik olduğu için Siyonistlerin siyasi hedeflerini gerçekleştirmek için başka bir yer bulmaları gerektiğini önerdi. " ...Tanrı adına" diye yazdı, "Filistin rahat bırakılsın." Rashid Khalidi, Alexander Scholch ve Dominique Perrin'e göre Halidi, jeopolitik bağlam göz önüne alındığında, Yahudilerin tarihi haklarına bakılmaksızın, Siyonizm'in Hristiyanları ve Müslümanları birleştiren bir Arap milliyetçiliği uyanışını harekete geçirebileceğini öngörmekte ileri görüşlüydü.[5][b] Kahn mektubu siyasi Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'e gösterdi. 19 Mart 1899'da Herzl, el-Khalidi'ye, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun hem de Filistin'in Yahudi olmayan nüfusunun Yahudi göçünden yararlanacağını savunarak Fransızca yanıt verdi[c] Herzl retorik olarak yanıtladı: "Onları göndermeyi kim düşünür ki?". Rashid Khalidi, bunun, Herzl'in günlüğüne Arap nüfusunu Yahudilere yer açmak için uzaklaştırma fikrini açıklamasından 4 yıl sonra kaleme aldığını belirtiyor:
"O (Osmanlı Padişahı) kabul etmezse, arayacağız ve inan bana, ihtiyacımız olanı başka bir yerde bulacağız" gibi belirsiz bir sonuca vardı.[d] Notlar
Kaynakça
Information related to Halidazade Yusuf Ziya Efendi |