Başbakan, parlamenter sistem ile yönetilen toplumlarda yürütmenin başı olan ve devletin atacağı adımlara karar veren kişidir. Kelime anlamı olarak hükûmetin ve bakanlar kurulunun başı, kabinenin başı, başvekili ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti'nde de parlamenter sistem uygulanırken (1923-2018) yürütme yetkisi ve ülke adına karar alma başbakanın göreviydi. Bakanlar Kuruluna başkanlık ederdi. Hükûmeti ve icraatlarını yönetirdi. Türkiye'de her 4 yılda bir gerçekleşen genel seçimlerin sonucunda başbakan, 4 yıl süre ile seçilirdi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Türkiye Cumhuriyeti'nde parlamenter sistem, tarihsel olarak farklı aşamalarda gelişmiştir. Osmanlı'da, III. Selim döneminde gerçekleşen Kabakçı Mustafa İsyanı sonucunda, III. Selim tahttan indirildi ve yerine IV. Mustafa getirildi. Bu dönemde Osmanlı Devleti'nin merkezi otoritesi taşrada büyük ölçüde etkisiz hale gelmişti. Eyaletlerdeki ayanlar neredeyse bağımsız idareler kurmuştu. Bu nedenle, padişah IV. Mustafa, merkezi otoriteyi güçlendirmek amacıyla güçlü ayanlarla anlaşma yapmayı gerekli gördü. Bu anlaşma sonucunda Sened-i İttifak adı verilen belge imzalandı.[2] Sultan II. Mahmud döneminde ise bazı ıslahatlarla Osmanlı'da başvekil unvanı ortaya çıktı. Ancak bu unvan, 1839'da sürdürülemediği için sona erdi. Jön Türk Devrimi ile beraber Sultan II. Abdülhamid döneminde ise başbakanlık makamı kuruldu, ancak bu makam Meclis-i Meb'ûsan'ın sultan tarafından fiilen dağıtılmasına rağmen kaldırılmadı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra seçimler düzenlendi. İttihat ve Terakki Fırkası ile liberal görüşlü Ahrar Fırkası bu seçimlerin başlıca partileriydi. İttihat ve Terakki seçimleri kazandı.[3][4]
Yeni Meclis-i Mebusan, 17 Aralık 1908'de çalışmalarına başladı. Bu dönemde, ülkeyi perde arkasından yöneten İttihat ve Terakki yönetimine karşı artan bir hoşnutsuzluk gözlendi. Muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in 6 Nisan 1909'da bir İttihat ve Terakki mensubu tarafından öldürülmesi, İstanbul'da büyük bir protesto gösterisine yol açtı. 13 Nisan 1909'da bazı askerî birlikler ve medrese öğrencileri ayaklandı, bu ayaklanma sırasında bazı subaylar ve milletvekilleri linç edildi ve İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalandı. 31 Mart Vakası olarak adlandırılan bu ayaklanma, Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafından 24 Nisan'da bastırıldı. 27 Nisan'da tekrar toplanan Meclis, II. Abdülhamid'in bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve V. Mehmed'in tahta geçirilmesine karar verdi. 8 Ağustos 1909'da Kanûn-î Esasî üzerinde yapılan radikal değişikliklerle padişahın yetkileri "sembolik" bir düzeye indirildi.[5] Artık vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise karşı sorumluydu ve meclisten güvenoyu alamayan vekillerin ve hükûmetin görevi sona eriyordu. Meclis başkanını padişah değil, meclis kendisi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi tanınsa da, bu yetki belirli koşullara bağlanmış ve üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmişti. Bu değişiklikler, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kez parlamenter sistemin uygulanmaya başladığını işaret etti ve ayrıca anayasa ile bazı temel hak ve özgürlüklerin tanındığı bir dönemi başlattı.
Türkiye'de ise 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiğinde, Türkiye Büyük Millet MeclisiTeşkilât-ı Esâsiyye kanununda değişiklik yapılarak Başvekalet makamı kuruldu. 1945 yılında ise 4695 sayılı Anayasa kabul edilerek İcra Vekilleri Heyeti yerine Bakanlar Kurulu ve Başbakanlık unvanı getirildi. 1908 yılından 2018'e kadar neredeyse kesintisiz olarak Türkiye, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu altında parlamenter hükûmet modeli ile yönetildi. Ancak 2017'de yapılan anayasa değişikliği ile başbakanlık ve bakanlar kurulu kaldırılarak yürütme yetkisi tamamen cumhurbaşkanına verildi ve başbakanlık makamı 110 yılın ardından kaldırıldı.
İçişleri bakanı Ahmet Fikri Tüzer, Refik Saydam'ın görevi başında vefat etmesi üzerine, Şükrü Saracoğlu 9 Temmuz 1942'de 13. hükûmeti kurmadan önce 12. hükûmette bir günlüğüne başbakanlık görevini üstlendi.
Fahri Özdilek, 26 Ekim 1961'de Cemal Gürsel'in Cumhurbaşkanlığı görevi başladığı için Başbakanlık görevini 27 Ekim 1961 – 20 Kasım 1961 tarihleri arasında geçici olarak yürüttü.
Ali Bozer, Turgut Özal'ın 31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine boşalan yerine 9 Kasım 1989 tarihine dek vekalet etti.
Erdal İnönü, Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine boşalan yerine 16 Mayıs 1993 – 25 Haziran 1993 tarihleri arasında vekalet etti.
^Kesintisiz en uzun süre Başbakanlık görevi rekoru (12 yıl 7 ay 28 gün) İsmet İnönü'ye aittir.
^Türk siyaset tarihinde (tek partili dönem de dahil) en uzun süre Başbakanlık görevi rekoru (16 yıl 11 ay 24 gün) İsmet İnönü'ye aittir.
^En fazla Hükûmet kurma rekoru (10) İsmet İnönü'ye aittir.
^Türk siyaset tarihinde (tek partili dönem de dahil) bir dönemde en uzun süre Başbakanlık görevi rekoru (4 yıl 5 ay 15 gün) Recep Tayyip Erdoğan'a aittir.
^Çok partili dönemde kesintisiz en uzun süre Başbakanlık görevi rekoru (11 yıl 5 ay 14 gün) Recep Tayyip Erdoğan'a aittir.
^Çok partili dönemde en uzun süre Başbakanlık görevi rekoru ise (11 yıl 5 ay 14 gün) Recep Tayyip Erdoğan'a aittir.
^Çok partili dönemde en fazla hükûmet kurma rekoru (7) Süleyman Demirel'e aittir.
^Çok partili dönemde en uzun koalisyon hükûmeti başbakanlığı yapan (3 yıl 5 ay 20 gün) Bülent Ecevit'e aittir.
Eğitimlerine göre
Mezun olduğu en üst seviye eğitim kurumuna göre Türkiyebaşbakanlarının listesi aşağıdaki gibidir:
^Tunçay, Mete (19 Aralık 2008). II. Meşrutiyet'in İlk Yılı 23 Temmuz 1908 – 23 Temmuz 1909. Yapı Kredi Yayınları. s. 400. ISBN9789750841439.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
^Resmi Tarih Tartışmaları, Cem Uzun, Özgür Üniversite Yayınları, 2005
^Dr. Neziroğlu, İrfan; Dr. Yılmaz, Tuncer (Ekim 2013). Erdem Efe, Gülşah (Ed.). "Muvakkat İcra Encümeni Heyeti (Mustafa Kemal Paşa Hükümeti) 25 Nisan 1920-03 Mayıs 1920". Hükümetler, Programları ve Genel Kurul Görüşmeleri. Cilt 1 (24 Nisan 1920 - 22 Mayıs 1950). Birinci Bölüm “İcra Vekilleri Heyeti Dönemi” Hükümetleri: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Yayınları.