VI. Mehmed
![]() VI. Mehmed veya Mehmed Vahideddin (Osmanlı Türkçesi: وحيد الدين, Vahîdüddîn, Mehmed-i Sadis; 4 Ocak 1861, İstanbul - 16 Mayıs 1926, San Remo), Osmanlı İmparatorluğu'nun 36. ve son padişahı ve 115. İslam halifesidir. Saltanatı döneminde, Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrıldı. İstanbul'un İşgali yaşandı ve İngilizlerin baskısı üzerine Meclis-i Mebûsan kapatıldı. Anadolu'da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ülke yönetiminde egemen olduktan sonra Vahideddin'in idaresi fiilen mümkün olmamıştır. 1 Kasım 1922 tarihinde, saltanat TBMM tarafından kaldırılmış ve Vahideddin, 17 Kasım 1922'de ülkeden ayrılarak Malta'ya gitmiştir. 18 Kasım'da ise TBMM, Millî Mücadele'ye ve Ankara Hükûmeti'ne sıcak bakmış olan veliaht Abdülmecid Efendi'yi halife ilan etmiştir. Şehzadeliği![]() ![]() Vahideddin, 4 Ocak 1861 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da doğdu. Sultan Abdülmecid'in sekizinci oğlu ve kendisinden önce tahta geçen V. Murad, II. Abdülhamid ve V. Mehmed'in küçük kardeşidir. Çok küçük yaşta anne ve babasını kaybetti. Sultan Abdülmecid'in ikballerinden Şayeste Hanım tarafından büyütüldü. Tahta geçiş sıralamasında çok aşağılarda olduğu için gözden uzak bir yaşam sürdü. Gençlik yıllarında gizlice medrese derslerini takip etmiş, bu özelliği ile tahta çıktıktan sonra kendisine arz edilen şer'i konulara müdahale edebilecek derecede yetkinleşmiştir. Hat, musiki ve edebiyat sanatlarıyla ileri seviyede uğraşmıştır.[1] İlk evliliğini bu dönemde, ablası Cemile Sultan'ın sarayında görüp beğendiği Emine Nazikeda Hanım ile yapmıştır. Cemile Sultan, çok sevdiği Nazikeda üzerine başka bir eş almaması şartı ile Vahideddin'in talebini kabul edeceğini bildirdiğinde ablasının şartını kabul etmesine rağmen, bu evlilikten Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan dünyaya geldikten sonra doktorların tıbben bir daha doğum yapamayacağı bildirilmesi üzerine eşinin de rızasını alarak başka evlilikler yaptı. 1912'de tek oğlu Mehmed Ertuğrul dünyaya geldi. Ağabeyi II. Abdülhamid'in uzun padişahlığı sırasında, Çengelköy'de mimar Alexandre Vallaury'ye yaptırdığı köşkünde münzevi bir hayat yaşadı. Diğer şehzadeler hakkında padişaha jurnal yazmakla suçlandı.[2] V. Mehmed tahta geçtiğinde, Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzeddin Efendi veliaht oldu. Yusuf İzzeddin'in 1 Şubat 1916'da bir yurt dışı seyahatine çıkacağı gün henüz aydınlatılamayan bir şekilde ölümü üzerine, Vahideddin veliahtlık makamına yükseldi. 1917 Aralık ayında Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa eşliğinde Almanya seyahatine çıktı. Bad Kreuznach, Strazburg, Colmar, Essen ve Berlin'de bulundu. 4 Ocak 1918 tarihinde Almanya seyahatinden geri döndü.[3] ![]() Saltanatı3 Temmuz 1918'de abisi V. Mehmed'in ölümü üzerine VI. Mehmed unvanıyla 57 yaşında tahta çıktı. Cülûs töreni 4 Temmuz'da gerçekleşti.[4] Tahta çıkışından kısa bir süre sonra şöyle dediği anlatılır:
![]() Vahideddin, zamanında Giuseppe Donizetti'nin II. Mahmud için bestelediği marşı, “Madem, Avrupa'da hükümdarlar değişse de millî marşlar değişmiyor, Osmanlıların neden bir millî marşı olmasın?” diyerek, bir fermanla Osmanlı marşını kabul ettirdi.[6] 1918 yazında Ordu ve Donanma'ya bir Hatt-ı Hümâyun göndererek Başkomutanlığı üzerine aldığını bildirdi. VI. Mehmed unvanıyla tahta çıkarıldığı halde halk tarafından Sultan Vahideddin olarak adlandırıldı. Devlet yönetiminde aktif bir rol alacağının işaretlerini vermişti ancak iki büyük sorunla karşı karşıya idi: bir yandan, bir felakete dönüşen I. Dünya Savaşı'nı en az hasarla sona erdirmek; öbür yandan, 1913'ten beri imparatorluğa egemen olan İttihat ve Terakkî rejimine karşı bir siyasi alternatif oluşturmak. Tahta geçer geçmez, İttihat ve Terakkî önderliğine muhalefetiyle tanınan Mustafa Kemal Paşa'yı Suriye Cephesi Komutanlığı'na atadı. 8 Ekim 1918'de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakkî Kabinesi istifa etti. Yerine Ahmed İzzet Paşa başkanlığında bir kabine kuruldu ve bu kabine savaşı bitiren Mondros Mütarekesi'ni 30 Ekim 1918'de imzalandı. Ahmed İzzet Paşa'nın "artçı" kabinesinin de sadece 25 gün süren iktidardan sonra istifası üzerine Padişah, diplomat Ahmed Tevfik Paşa'yı 13 Kasım'da Sadrazamlığa getirdi. Kurtuluş Savaşı 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erdi. Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletleri'nin askeri işgali altındaydı. 6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Bele komutasındaki bir askeri birlik İstanbul'a girdi. Bu günlerde basın organları Vahideddin'in aleyhinde geniş çaplı ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulundular. Padişah Vahideddin'in Mustafa Kemal Paşa ve dostları hakkında ölüm fermanı imzalamasının ve Millî Mücadele karşıtı davranışlarının, son padişahın vatan haini olduğunu açıkça göstermekte olduğunu düşünen halk arasında bazı gruplarca hakaret ve tehdit içeren gösteriler yapıldı. Vahideddin'in 11 Nisan 1920 tarihli kararname ile başlayan girişimleri, "isyan" kavramının da ötesinde iç savaş girişimi olarak kabul edilmiştir.[7] Türkiye'den ayrılışı, sürgün yılları ve ölümü![]() ![]() Kurtuluş Savaşı zafer ile sonuçlandıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti 1 Kasım 1922'de hilâfet ile saltanatın ayrıldığını ve saltanatın kaldırıldığını iki maddelik bir yasa ile ilan etti. Vahideddin'in adı hutbelerden kaldırıldı. 4 Kasım'da son Sadrazam Ahmed Tevfik Paşa istifa etti. 5 Kasım'da Refet Paşa, Bâbıâlî'deki bakanlıklara gönderdiği bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ etti. 17 Kasım sabahı Vahideddin, küçük oğlu Mehmed Ertuğrul ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndan bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan HMS Malaya adlı İngiliz zırhlısı ile Malta'ya gitti.[8] İngilizler Vahideddin'in İngiltere'ye gelmesini kabul etmediği için bir süre Malta'da kaldı. Bu süre zarfında, TBMM tarafından seçilen Abdülmecid Efendi'yi halife olarak kabul etmemiş, "Saltanatsız hilâfet, hilâfetsiz de saltanat olmaz." demiştir.[6] ve çeşitli siyasi arayışlar içerisinde bulunmuştur. Hicaz Kralı Melik Hüseyin'in daveti üzerine Mekke'ye ve oradan da İtalya'daki San Remo şehrine giderek bu şehirde ikamet etti. 20 Nisan 1923'e dek Hicaz'da kaldı. İngiltere'nin baskısı üzerine buradan ayrıldı. Bir süre İtalya'nın Cenova kentinde yaşamasının ardından 11 Haziran 1923'te San Remo kasabasında kiralanan bir villaya taşındı. Bu dönemde başlangıç bölümünü kendi el yazısıyla yazdığı, kalan bölümlerini yakınlarına dikte ettirdiği anılarını kayda geçirdi. Vahideddin, hilâfetin kaldırılması ve hanedan üyelerinin sürgünü üzerine 13 Mart 1924'te ABD Başkanına şu mektubu yazdı:
![]() Vahideddin, 16 Mayıs 1926'da San Remo'da öldü. Cenazesi Türkiye hükûmeti tarafından kabul edilmedi ve Şam'a getirilerek Süleymaniye Külliyesi kabristanına defnedildi.[11] Yapılan otopside, Vahideddin'in bir kalp damarının tıkanması sonucu öldüğü ortaya çıktı.[6] AilesiEşleri
Erkek çocukları
Kız çocukları
Konuyla ilgili yayınlar
Kaynakça
Dış bağlantılar
Information related to VI. Mehmed |