Yahudilikte Yeruşalim
Yahudilikte Yeruşalim veya Yahudilikte Kudüs (İbranice: ירושלים, Yeruşalayim), MÖ 10. yüzyıldan beri Yahudilerin odağı ve ruhani merkezi olmuştur; 4 kutsal şehirden en kutsalıdır:
İlk geleneklerKudüs ile ilgili ilk geleneklerden biri, ilk insan olan Adem'in, ileride kurulacak olan Kudüs Tapınağı altarı ile aynı yerde yaratılmış olmasıdır. Eden'den kovulduktan sonra yine bu noktaya gelip Tanrı'ya kurban sunmuştur. Habil ve Kabil de adaklarını bu altarda sunmuştur. İnanışa göre Adem hayatının tamamını Kudüs'te geçirmiştir. Kudüs'teki altar tüm insanların Tanrı'ya ibadet etmesi için tufana kadar sabit bir türbe olarak kaldı. Tufandan sonra Nuh altarı tekrar inşa etti. Ahit'te yazdığına göre Nuh oğlu Sam'ı kutsadığı için Kudüs toprakları ona miras kaldı. Sam ve soyu Kudüs'te yaşadı ve orada Tanrı'nın sözlerini öğreten bir akademi kurdu. Şehir, bir hükûmet kuracak kadar genişlediği zaman Sam kral oldu ve ona "Malhi Tzedek" (Dürüst Kral) unvanı verildi. Dürüst anlamına gelen Tzedek ismi Kudüs için de kullanılmaktaydı. Eski çağlarda şehir, doğuda bulunan "Aşağı Şehir" ve batıda yüksek rakımda bulunan "Yukarı Şehir" olmak üzere ikiye bölündü. Doğudaki kısıma Salem ve altarın bulunduğu batıdaki kısıma ise Moriya denmekteydi. Tufandan 340 yıl sonra Kenan kavimleri Kutsal Toprakları istila etmeye başladı ve batıdaki Yukarı Şehri işgal eden Amoriler altarı yıktı. Sam ve halkı Aşağı Şehri ellerinde tutmayı başarıp akademiye devam ettiler. Bazı efsanelere göre, İbrahim genç yaşta Kudüs'e gidip Nuh ve Sam ile birlikte gelenekleri öğrenmiştir. Ardından, Tanrı İbrahim'e Mezopotamya'yı terk edip Vadedilmiş Topraklar'a dönmesini söyledi. Kendini içinde bulduğu savaştan zaferle ayrılan İbrahim, Sam tarafından kutsandı. Kısa bir süre sonra doğu Kudüs (Salem) Filistilerin hakimiyeti altına girdi. İbrahim, barış yapmak için kral Avimeleh ile görüştü, kral, Sam'ın akademisinin güvende olacağı sözü verdi. İbrahim'in oğlu ve vârisi İshak doğduğu zaman Avimeleh bir antlaşma yapmak için onlara yanaştı. Antlaşmaya göre, Avimeleh'in soyu bu topraklarda yaşadığı sürece İbrahim'in soyundan hiç kimse onlara karşı savaşmayacaktı. Bu antlaşma sebebiyle, ileriki zamanlarda İsrailoğulları Kudüs'ün doğusunu ellerine geçirememiştir. İbrahim'e oğlu İshak'ı kurban etmesi söylendiğinde Tanrı onu Miroya'ya yönlendirdi. Bir zamanlar altarın bulunduğu belli olan yerde İbrahim tekrar bir altar inşa etti ve İshak'ı kurban etmek için hazırladı. Bu testten başarıyla geçtikten sonra Miroya Dağı'ndaki altarın rahibi olan Sam'ın görevini devraldı. İbrahim bu yere ihtişamlı anlamına gelen "Yiru" (Jeru) adını verdi. Bu yer şehrin doğusuyla birleşince isimler de birleştirilip JeruSalem (Kudüs) adını aldı. Hebron'da Hititli Efron'dan Makpela Mağarası'nı satın aldığında, antlaşma gereği Kudüs'ü Hititlerden güç kullanarak almayacağına dair ant içti. Sonuç olarak şehrin batısı İsrailoğulları tarafından Efron'un soyundan satın alındı.[9] Eski Ahit'te KudüsHer ne kadar Kudüs adı Tanah'ta 669 kere geçse de bu isim Tevrat'ta yer almamaktadır, bunun yerine "Tanrı'nın seçeceği yer" ifadesi kullanılmıştır. Rambam'a göre Tevrat'ta Kudüs adının kullanılmamasının çeşitli sebepleri vardır ve bunlardan ilki şöyledir: eğer diğer uluslar Kudüs'ün Yahudiliğin dini merkezi olduğunu duyarlarsa bu şehri Yahudilerden önce ele geçirip Yahudilerin girmesini engelleyebilirdi.[9] Tel Aviv Üniversitesi'nde, araştırmacı Avraham Tal ve Moşe Florentin'in yaptığı yeni bir araştırmaya göre, Kudüs adının geçmemesinin sebebi Tevrat'ta, Kudüs'ten ziyade Gerizim Dağı'nın[10] kutsal yer olarak görülmesidir.[11] Yazılı kanun, sözlü kanunun temelini oluşturur ve Talmud'da Yahudiliğin Kudüs ile olan derin bağı büyük bir ölçüde anlatılmıştır. Örneğin, asırlar boyunca Yahudiler tarafından ezberlenip sıkça alıntı yapılan bölümler şöyledir:
Rabinik edebiyatta KudüsYahudi dini yazıtlarında Kudüs'ten bahseden binlerce yer bulunur; bunlardan bazıları şunlardır:
Yahudi kanun ve geleneklerinde KudüsKudüs TapınağıAntik dönemde, Yahudilik Kudüs Tapınağı merkezinde gerçekleşmekteydi. Ulusa hükmeden Sanhedrin Tapınak bölgesindeydi. Tapınak hizmetleri Roşaşana ve Yom Kipur ayinlerinin kalbiydi. Pesah, Şavuot ve Sukot bayramlarından oluşan Şaloş Regalim'de tüm Yahudilerin bir araya gelmesi gereken merkezdi. Yedi senede bir bütün Yahudiler Hakel'in okunuşunu dinlemek için Tapınağa gelmeliydi. Omer Sayımı'nın kırk dokuz gününün Pesah ve Şavuot bayramları arasına denk gelen günlerinde Omer sunuları sunulmaktaydı. Hanuka'nın sekiz günü boyunca İkinci Tapınağın tekrar Yahudilerin eline geçişi kutlanır. Oruç günleri olan 9 Av, 10 Tevet ve 17 Tamuz'da Tapınağın yıkılışı anımsanır. Rambam, Tapınak dönemindeki Kudüs ile ilgili kanunları şöyle sıralar: Bir ceset günaşırı şehirde bırakılmamalı; ceset kalıntıları şehre sokulmamalı; evleri kiraya verilmemeli; ger toşava ikamet hakkı verilmemeli; antik zamanlardan beri var olan Davud ve Hulda hanedanlıklarına ait kişiler dışında gömü alanları bulunmamalı; bahçe ekilmemeli; ekin ekme ve sabanlama, ürüne zarar verebileceğinden, yapılmamalı; eski çağlardan beri var olan gül bahçeleri dışında ağaç dikilmemeli; bürüme nedeniyle çöp yığınları bulunmamalı; toplum alanlarına sarkan kiriş ve balkonlar bulunmamalı; duman sebebiyle basınçlı fırın bulunmamalı; tavuk yetiştirilmemeli. AnmaYom Kipur ayininin sonunda ve Pesah sederinde "Gelecek sene Kudüs'te" denir. Matemli olan birine "Tanrı, Siyon ve Kudüs'teki matemlilerle birlikte sana da kolaylık versin" denir. Dualarda KudüsYahudilikte, günlük dualarda Kudüs'ün adı çeşitli kereler ağza alınır. Hafta içleri günde üç defa söylenen amida duaları Kudüs yönüne dönülüp yapılır. Gerek tam bir öğün gerekse hafif atıştırma olsun, yemek yedikten sonra söylenen dualarda Kudüs anılır. Kudüs'ü anma gelenekleriEvlenmeden önce, Hupa'nın altına girecek olan damadın alnına az miktarda kül sürülür. Bu, Kudüs'ün yıkılışını hatırlama ve eğlencenin dozunu kaçırmama amaçlı sembolik bir harekettir. Damadın cam bardak kırma adeti de Kudüs için tutulan yasla bağdaştırılır. Bazı damatlar Mezmurlar kitabından "Ey Yeruşalim (Kudüs), seni unutursam, Sağ elim kurusun"[35] cümlesini alıntı yaparlar. Başka bir antik geleneğe göre, evin giriş kapısının karşısındaki iç duvarın küçük bir bölümü boyanmadan bırakılır böylece Tapınakların ve Kudüs'ün yıkımı (zeher lehurban) hatırlanır. Yahudi kanununa göre, Kudüs'ü anmayı ifade etme amaçlı, bayramlar ve kutlamalar dışında, müzik dinlenmemelidir. Bu yasak her ne kadar Şulhan Aruh'ta yer alsa da bugünlerde Ortodoksların büyük bir kısmı ve hatta Haredilerin bazıları bu kuralı takip etmemektedir. Ağlama DuvarıModern Yahudilikte en kutsal yerlerden biri olan Ağlama Duvarı, Kudüs'ün kalbinde bulunur. Bunun sebebi, şu anda Yahudilerin ulaşamadığı Kodeş Hakodaşim'e en yakın nokta olmasıdır. Roma fethinden 1967'ye kadar Kudüs Tapınağı'ndan arta kalan tek yer olduğu düşünülmekteydi; Midraş'taki ezoterik metinlere göre Tanrı, Tapınak duvarları dışında eskiyi hatırlamak için bir anıt bırakacağı yazılıdır. Altı Gün Savaşı'yla Doğu Kudüs İsrail'in eline geçince Tapınak Dağı'ndaki diğer duvarlarından ayakta kaldığı farkına varılmıştır. Hahamlar ve KudüsTalmud'daki kayıtlara göre rabinik lider Yohanan ben Zakay (~MS 70), Kudüs'ün yıkılmasını engellenemek için barışçı yollarla teslim olmayı tavsiye etmiş olsa da bu aşırı dindarlar tarafından önemsenmedi. Yahudilerin "Siyon'a geri dönmeleri" ifadesi ilk olarak 1140'ta ölen Yehuda Halevi tarafından dile getirilmiştir, Bir Yahudi efsanesine göre, Kudüs'e yaklaşınca kutsal şehrin gücü altında ezildi ve en güzel ağıtını söyledi bu sırada atlı bir Arap tarafından ezilerek öldürüldü. Onu, 1267'de İsrail topraklarına göç eden Ramban takip etti ve Kudüs'te kısa bir süre kaldı. Yazdıklarına göre, Haçlılar yüzünden şehirde sadece yaklaşık on Yahudi kalmıştı ve birlikte, bugün ayakta en eski sinagog olan Ramban Sinagogu'nu inşa ettiler. Vilna Gaon olarak bilinen Eliyahu ben Şlomo (ö. 1797) ve Baal Şem Tov olarak bilinen Israel ben Eliezer (ö. 1760), Kudüs'ün Osmanlı hakimiyetinde bulunduğu zamanda havarilerini Kudüs'e yerleşmeye gönderdi. Bu kişiler, bugün liderleri Edah Haharedis olan, Harediliğin altyapısını oluşturdu. Vilna Gaon'un öğrencilerinden bazıları ise aşırı anti-Siyonist Neturey Karta hareketini kurdu. İsrail Devleti'nin kuruluşuBirleşik Krallık Filistin Mandası yetkilileri, Aşkenaz ve Sefarad Yahudileri için, 1921'de merkezi Kudüs'te olan bir başhahamlık ofisi açtılar. "Dini siyonist" Mafdal grupuyla bağdaştırılan Rabbi Abraham Isaac Kook (ö. 1935), Sefarad başhahamı Rabbi Yaakov Meir ile birlikte ilk modern başhaham oldu. Başhahamlığın bulunduğu bu resmi yapı 1958'de tamamlandı ve buna Heyhal Şlomo denir. Buna tezat olarak Kudüs'teki Haredi Yahudileri anti-Siyonist Edah Haharedis'i kurdular. Bu grubun ilk hahamı Rabbi Yosef Haim Sonnenfeld'di. Aralarında Hasidik grupların da bulunduğu bazı gruplar zamanla Haredilerden ayrılmaya başladı. Kudüs, dünyadaki en büyük yeşivalara (dini eğitim veren okul) ev sahipliği yapmaktadır. Bu şehir dünya Yahudileri için tartışmasız dini ve ruhani merkezdir. Modern İsrail'de KudüsKudüs, 21. yüzyılda, dini inançları gereği farklı kişiler tarafından farklı biçimlerde algılanmaktadır. 2009 yazında Eski Şehir yakınlarında bir parkın Cumartesi günü açılması Haredilerin ayaklanmasına sebep oldu.[36] Fakat, seküler gruplar karşı protestoda bulundular[37] ve Kudüs'ün dindar olan veya olmayan herkesin şehri olması gerektiğini ifade ettiler. "Açık" Kudüs çağrısı, Şalom Hartman Enstitüsü başkanı ve Ortodoks haham Rabbi Dr. Donniel Hartman tarafından destek buldu. Dindar ve Siyonist olan Hartman, Kudüs'ün sadece dini bir merkez değil, aynı zamanda seküler İsrail'in de başkenti olduğunu belirtmiştir; "Açık" Kudüs konseptiyle tüm Yahudiler arasında birlik sağlanması gerektiğini savunmaktadır.[38] Galeri
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Information related to Yahudilikte Yeruşalim |